Ticaret, tarihin en eski medeniyetlerinden olan Yunan uygarlığı, mitolojisiyle ve eski Yunanistan’da ki yaşamla araştırmacıların daima ilgisini çekmiştir. Hadi gelin bizde Yunanistan’da ki yaşam ve Antik Yunan mitolojisi üzerinden biraz ticareti inceleyelim.
Antik Yunanistan’da ki ekonomi olgusuyla günümüzde ki ekonomi olgusu farklıdır. Antik Yunanistan’da ekonomi, tarım ve evin geçimi ile ilgili kavramlar için kullanılıyordu. Üretim ve alım-satımı karşılayacak kavramlar o günlerde mevcut değildi. Ticarette alıma bakarsak Yunanistan’ın o dönemde dışarıdan en yüksek miktarda aldığı ürün tahıl ürünleriydi. Ülkede ki verimsiz ve yetersiz tarım alanları tahıl arzını karşılayamıyordu. Dışarıdan aldıkları diğer ürünlerde papirüs, baharatlar, kumaş, gemi yapımı için metaller, tahta ve zift idi. Yunanlıların en çok sattığı ürün ise mermerdi.
Yunanistan şehir devletleri şeklinde bir yapılanmaya sahipti. Bu sebepten deniz ticaretinde gelişme gösterdi. En çok ticaret yaptıkları ülkeler Libya, Mısır, İtalya ve Karadeniz’i çevreleyen ülkelerdi.
Yunanistan’da ticaretten vergi alınırdı ve bunun kontrol mekanizmaları sağlanmıştı. Ürünün sayısına çokluğuna göre alınan vergiler limanlarda %5 oranında olmak üzere tahsil edilirdi. Ticaret herkese serbestti. Her isteyen ticaret yapabilirdi. Ayrıca o dönemde de ticaret yapmak için şimdi ki kredi desteği gibi parasal destek alabiliyordunuz. Bu destek de ise olay şu şekilde işliyordu. %12 ile %100 arasında bir faiz oranı. Bu para tüccara yolculuk yaptığı süresince vadeyle veriliyordu. Geri geldiğinde eğer borcunu ödemezse tüm mal varlığına el konuluyordu. Anlaşmanın koşulları en başta taraflar arasında konuşuluyor ve kesinlikle uyuluyordu.
Antik Yunan’da yaşamın içindeki ticaret ve ekonomi anlayışını gördük. Şimdi birde mitoloji üzerinden bakıp gerçek yaşamdan mitolojiye yansımaları görmeye çalışalım.
Mitolojinin sayfaları içinde biraz gezindiğimiz de inceleme yapmak için en iyi tanrının Hermes olduğunu gördük. Hırsızların tanrısı tüccarların koruyucusu olan Hermes’in hikayesine bir bakalım.
Zeus’un oğlu olan Hermes doğduğu gün beşiğinden çıkar ve gördüğü bir kaplumbağanın içini boşaltarak ona 7 tel takar. Bu elinde ki çalgı lirdir. Çalar eğlenir bunun ardından karnı acıkır. Yeşil düzlüklere gider ve gördüğü öküz sürüsünü çalar. Bu sürüde tam 50 tane öküz vardı ama önemli kısım bu değil sürü Hermes’in kardeşi Apollon’undur. Çaldığı öküzleri kumlu yoldan getirerek izleri kaybettirir. Bebek tanrımız Hermes 2 tane öküzü ateşte pişirip yiyerek karnını doyurur. Ne mide ama … Artık karnı doyan ve yorulan bebek tanrımız kalan öküzleri bir mağaraya saklayarak beşiğine geri döner. Bir süre sonra Apollon çalınan öküzleri fark eder , üstün yetenekleriyle iz olmamasına rağmen Hermes’in çaldığını anlar. Babası Zeus’un hakimliğine başvurur öküzleri geri almasına karar verilir tabi ki ama o da ne kardeşi Hermes’in yaptığı lir çok hoşuna gider ve öküzleri bunun karşılığında bebek tanrımıza bırakır. Bebek tanrımız sanırım müziğe çok ilgili ki boş durmayıp bu olaylardan sonra bir de pan kavalını icat eder. Sanırım bu müziğe düşkünlük genetik olmalı ki Apollon Hermes’den pan kavalını da ister. Üstüne üstelik bu sefer Hermes’e sihirli altın değneğini verir. Hermes bu değnekle habercilerin ve hırsızların tanrısı olur.
Zeus’un en akıllı ve kurnaz oğlu olarak bir çok kaynakta geçen Hermes tanrılar ve diğer türler arasında iletişimi sağlıyordu ve pek çok niteliği vardı. Ancak hırsızların tanrısı iken aynı zamanda ticaretin ve tüccarların koruyucusu olmak acaba bu açık bir mesaj mı ? Antik Yunan da bir çok hikayede yer alıp bir çok niteliğe sahip olması da bize bir çok şey anlatıyor olabilir. Hadi bunun üstünde biraz daha düşünüp inceleyelim.

Bunu incelemek için Hermes’in tüm niteliklerini bilmeli, hangi amaçlar için bu niteliklerin ona verildiğini düşünmeliyiz.
-Zeus’un gönderdiği uykuyu ve rüyaları insanlara iletmek onun görevidir.
Hermes mitolojide yer aldığı için fikir yönlendirmeyi, fikir aşılamayı uyku ve rüya aracılığıyla gerçekleştiriyordu. Hilekarlar ve tüccarlar ise insanların duygu ve hayal güçlerini zorla kullandırtarak karşı tarafın heyecanlanacağı fikirleri kullanırlar. Böylece karşı taraf fikre ve kişiye ısınır güvenir. Hilekar fikre ısınan ve kendine güvenen kişiden faydalanır. Tüccar da ticaretini yapar ve kendi faydasını korur.
—hile ve hırsızların tanrısıdır.
—yollar, tüccarlar, ticaretin koruyucusudur
Hermes’in bu iki özelliği zıt kutupları göstermesine rağmen gerçekte aynı çizgi üstünde yola yolun farklı taraflarından başlayan iki yolcuyu bize işaret ediyor. Hırsızlık, dolandırıcılık, ticaret, tüccarlık bu dönemde çok fazla benzerlik arz etmiş olmalı ki mitolojiye de yansıması bu şekilde olmuş.
—sürülerin tanrısı.
Sürü çalarak hayata başlamıştı. Peki bu bize ne anlatıyor olabilir. Bir topluluğu yönetmek te ki başarısını gösteriyor. Kontrol yeteneğinin gelişmişliğine işaret.
—hatiplerin tanrısıdır
Topluluğu yönetmek demiştik az önce bir topluluğu yöneterek kendi istediğiniz şekilde yönlendirmek istiyorsanız onların etkileneceği şekilde konuşmalısınız. İkna kabiliyetiniz yüksek olmalı. Hermes bu konuda fazlasıyla zengin.
—yeraltı ve yer üstü arasında haber taşır.
Taraflar arasındaki iletişimi üstlenip bilgiyi kendi faydasına kullanma ayrıcalığı tabi ki herkesin işine yarar fakat bir tüccarın işine yarayacağı kadar başka hiç kimseye yaramaz. Bu dönemde bilgi günümüzdekinden daha önemli haldeydi. Tüccarların daha fazla insanla iletişimde olması dolayısıyla, tüccarlar bilgi yönünden zengindi. Burada da gerçek hayattan mitolojiye bir yansımayla karşılaşıyoruz.
Antik Yunan‘da ki ekonomi ve ticaret anlayışına baktık. Bu kavramları mitolojide Hermes üzerinden inceledik. Bunları neden mi yaptık? Çünkü…
Her hikaye gerçeklerden parçalar taşır. Bu gerçekler de kimi zaman saklı kimi zaman açık bir şekilde bellidir. Döneme değinmem de ki amaç aklınızda o zaman ki yaşayan insanlarla ilgili aklınızda belli bir yığılma bilgi oluşturup bu insanların inancına yansımalarının nasıl olacağını çözümlemenizdi. Bu yazıda da konu aldığımız olaydaki mitoloji bölümünün içinde ki saklı ve açık olan gerçeklere değinip yorumlamaya çalıştım. Eğer yazıyı okuduğunuzda aklınıza gelen, gözünüze çarpan gerçek farklıysa mail yoluyla bana ulaşın ve üzerinde tartışalım.