Ekonomi, Uluslararası Ticaret ile Beslenir
Uluslararası ticaretin fayda sağladığı ekonomi bilimi; ekonomi biliminin yetenekli insanları tarafından üretilen fikirler sayesinde değişmiş ve uluslararası ticarette farklı politikaların oluşmasının asıl sebebi olmuştur.
Uluslararası ticarete konu olan herhangi bir mal veya hizmet üretiminin insanların talepleri karşısında doğru cevaplar üretebilmesi, üretimin kıt kaynaklarla sürekli devam etmesi ve insan ilişkilerinin yürütülmesi amacıyla ekonomi bilimi toplumlar için önemlidir. İnsan ilişkileri ve insanların ihtiyaçlarını inceleyen ekonomi bilim dalının yetenekli bireylerinden biraz bahsedelim.
Ekonomistler
Adam Smith (1723 – 1790)

Modern ekonomi için “baba” veya “Serbest ekonominin öncüsü” kavramıyla bile derslerde akıllarımıza kazınan Adam Smith, 1776 yılında yazdığı “Ulusların Zenginliği” isimli çalışması ile ekonomi tarihinde farklı bir yeri vardır. Adam Smith’in ekonomiler içerisinde bahsettiği “Görünmez El” teorisi, ekonomik yapıların kendi içlerinde yapay olmayan (adeta doğal) bir yapı olduğunu öne sürmüş ve bu yapıya karşı dışarıdan gelecek tüm etkilere karşı çıkmıştır. Toplum içerisinde bireylerin kendi faydalarını maksimuma getirecek davranışlarda bulunurlarsa, bireylerden gruplara, gruplardan topluma ulaşarak, toplumun tamamında faydanın maksimum olacağını da çalışması içerisinde bahsetmiştir.
Thomas Malthus (1766 – 1834)

Thomas Malthus, 1789 yılı içerisinde yazdığı “Nüfus Artışı Hakkında Araştırma” isimli çalışması sayesinde ünlenmiştir. Fakirliğin bireyi sürekli takip edecek bir olgu olduğundan bahseden Malthus çözüm olarak geç evlilik ve az çocuk sahibi olmayı bireylere öğütlüyordu. Alt sınıfların varlığının toplumun fakir kalmasına neden olacağına çalışmaları doğrultusunda inanıyordu. Çalışmaları doğrultusunda nüfus artış oranına karşı yiyeceklerin hangi oran düzeyinde üretilmesi konusunda çalışmalar devam etmiştir.
Friedrich List (1789 – 1846)

Kendisini günümüz Avrupa Birliği veya o zamanlardaki ilk haliyle Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun oluşmasında ön sıralarda yer alan birisi olarak hatırlamak doğru olur. Adam Smith tarafından oluşturulan Değer Teorisi’ni eleştirmiş ve karşı fikir olarak Üretken Güçler Teorisi’ni yayınlamıştır. Üretken Güçler Teorisi temel olarak işletmeler aralarında rekabet değil ekstra olarak inovasyon, girişimcilik, eğitim ve uzmanlık düzeylerinden bahsedilmiştir. Yani teoriye göre ekonominin gelişmesinde mutlak öncülüğü teknolojinin gelişmesi sağlayabilir. Uluslararası ticaret işlemlerimizde bu düşünceye benzer şekilde son yıllarda yaptığımız teknoloji ihracatları sayesinde ekonomimizi iyileştirmeye çalışmaktayız.
John Stuart Mill (1806 – 1873)

Daha önceki çalışmaların, ekonominin yapı taşları gibi çalışmalar olması ve ekonomileri canlanan ülkelerin Uluslararası ticaret politikalarını nasıl yönetebileceği hakkında fikirlerin oluşmasını sağlayan insan, John Stuart Mill’dir. Sosyal Bilimlerde oldukça iyi olması nedeniyle insan ilişkilerini ekonomik değişkenlerle doğru yorumlamıştır. Mill, emek kavramını ikiye ayırmış; üretken ve üretken olmayan olarak sunmuştur. Paranın ekonomi içerisinde önemli bir rolünün olmadığını ve devletin politikalarla ekonomilere dokunmamasını tavsiye eder. Politik Ekonominin İlkeleri çalışması bireylerin uluslararası ticaret politikalarında da nasıl davranmaları konusunda önce fikirleri barındırmaktadır.
Karl Marx (1818 – 1883)

Belki de bu çağın en tartışılır insanı olarak hâlen ismi geçen Karl Marx, klasikleşmiş ekonomi teorilerine son derece sert karşı çıkışları ile bilinmektedir. Marx, kapitalist sistemin yapısı nedeniyle uzun yıllar sürdürülemeyeceğini savunan görüşe sahiptir. Ona göre, kamu mülkiyeti ve planlanmış fiyatlar tüm ekonomileri düzeltecektir. Yıllarca kendi ülkelerinde benzer yapıları harekete geçirmek isteyenler insanların güçlerinin azalması, kapitalist sistemin güçlenmesiyle ülkeler arasındaki uluslararası ticaret işlemleri gelişmiş ve ekonomiler yeniden şekillenmiştir.
Alfred Marshall (1842-1924)

Adam Smith’in isminin arkasında sürekli ismi anılan ekonomisttir. “Ekonominin İlkeleri” isimli çalışması ekonomi eğitimi alan her okulda okutulmuştur. Çalışmanın içeriğindeki matematiksel ifadeler ve kanıtlanabilirlik sayesinde eser başarılı olmuştur. Daha önceki ekonomistlerin makro ekonomi bakış açısında takılı kalmalarından kaçmış, mikro ekonomi bakış açısına geçiş yaparak incelemelerde bulunmuştur.
Irving Fisher (1867 – 1947)

Marjinal Fayda Kuramı’nın matematikleştirilmesi süreçlerinde bilgi birikimiyle destek vermiştir. Piyasa değeri denklemi çok sayıda çalışmanın içerisinde yer almaktadır. Mikar Kuramı sayesinde paranın miktarı, dolaşım hızı ve güncel fiyatlandırmalar arasındaki ilişkileri bilmek uluslararası ticaret piyasalarında da değişikliklere yol açmıştır. Kuram sayesinde kendi formüllerini yazan ülkeler, üretimlerini farklı fiyatlandırarak gelir düzeylerinde değişiklik yaratmıştır.
John Maynard Keynes (1883 – 1946)

Makro ekonominin oluşmasında fikirleriyle son derece önemli bir bilim insanıdır. Ekonomik bunalım zamanında müdahaleci para ve maliyet politikalarını savunarak ekonomi bilimi içerisinde Keynesyen akımın doğmasını da sağlamıştır. Keynes’e göre devletler ekonomilerine müdahale edebilme haklarına sahip olmalıdır. Basit bir örnekle uluslararası ticaret ile kazandıklarımızın iç ekonomimizde, nasıl bir para politikası ile dağılacağını devletimiz karar vermektedir.
Friedrich Hayek (1899 – 1992)

Keynes’in çalışmalarının karşısında duran, sosyalizmi insanlığın ilkel düşünce döneminden kalma bir yapıya benzeterek; yeni dünya düzeninin özel mülkiyet ve özel sektör yatırımları ile yapılmasını savunmuştur. 1974 yılında tüm bu düşünceleri sayesinde Nobel Ekonomi Ödülü’ne layık görülmüştür. Küreselleşmenin öncüsü ekonomistlerden diyebiliriz. Bugün tüm dünyada mal veya hizmetlerin dış ticaret işlemlerine konu olarak yer değiştirmesi devlet dışındaki özel sektörler aracılığıyla yapıldığını da hatırlatmak isteriz. Devletler ağırlıklı olarak denetleyici rolü üstlenmektedirler.
Milton Friedman (1912 – 2006)

1976 yılı içinde “Paranın Miktar Teorisi Üzerine Çalışmalar” isimli çalışmasıyla Monetarizmin yani parasalcılığın temel ilkelerini toplumla paylaşmıştır. Para, tüketim analizleri ve sürdürülebilirlik politikaları üzerine yaptığı çalışmalar bizler gibi dış ticaret odaklı büyümeyi sürdüren ve kazançlarını yönetmek isteyen ülkeler için harika eserlerdir.