Ticaret kavramı başladığı tarihten günümüze kadar gelen süreçte kavramsal olarak değişmese bile, işleyişi bakımından değişiklikler göstermiştir. Ticaret nasıl yapılır? Sorusu dönemsel olarak cevapları farklılıklar göstermiştir.
Farklılıklar insanların yenilikleri keşfederek dünyaya bakış açılarına perspektif kazanmalarına bağlanabilir. Bu farkı görmek adına bir örnek vermekte fayda var. Ticaret insanlık tarihinde ilk olarak takas şeklinde kullanılmıştır. Yani mal ve hizmetlerin birbirleri ile değiş tokuşu söz konusu. Ancak günümüze geldiğimizde para kavramı en çok kullanılan ticaret yöntemlerinden. Bunun yanında akreditifli, kredili, çek ve senet gibi karışık ödeme yöntemleri dediğimiz uluslararası ticarete dair kavramlar kullanılmaktadır. Bu nokta da görüldüğü gibi ticaret kavramsal olarak değişmese bile işleyişi bakımından sistematiğinde basit olmaktan çıkıp ,önemli detayları olabilen önemli bir süreç haline dönüşmüştür.
Yapılmış olan sosyal gözlemler sonucu söylenebilir ki değişmek, gelişmek, modernize olmak gibi kavramlar öğrenmek ve yeni değerler bulma arzusundan dolayı günümüzde bir anlam ifade etmektedir. Bu tip beşeri davranışların sonucunda keşif ve buluşlar ekonomide avantajlar sağladığı görülmüştür. İşte tam bu noktada uluslararası ticaretin çıkış noktası olmuştur.
Dış Ticaret
Günümüzün popüler kavramlarından biri olan uluslararası ticaretin bir diğer deyişle “dış ticaret” derinine indiğimizde bu kavramın neden çıktığını görmek çok da zor değil. Bugün sokağa çıktığınızda bile tek tip bir insan yapısından ve davranışlarından söz etmek mümkün değil. Bu örneği dünyaya uyarladığımızda ise farklılıkların arttığını görüyoruz. Söz konusu farklar ulusların kendi kimliğini, kendine has özelliklerini belirten detaylar oluyor. Dil, din, eğitim, toplumsal kurallar gibi unsurları tek bir çatı altında topladığımızda bir ulusun kültürel kimliğini en somut halde görebiliyoruz.
Kültür farklılıkları; yaşam tarzı, tüketim alışkanlıkları, kalite standartları gibi değişkenleri beraberinde getirmiş ve ticari faaliyetlerin yönünü belirleyen bir nevi indikatör olmuştur. Geleneksel Türk lezzetlerinin uluslararası çapta markalaşmada sıkıntılı bir süreç yaşamasının en temel sorun kaynağı kültür farkıdır. Dünya’da çay tüketimine baktığımızda Türkiye 1.sırada olmasına rağmen Türk çayı diğer çaylara göre gerek daha acı gerekse demlenme süresi bakımından daha uzun sürede tüketime hazır olması nedeniyle uluslararası çapta yeteri kadar talep görememektedir. Yine başka bir örnek olarak 1980’li yıllarda Türkiye pazarına mısır gevreği üretimi yoluyla girmek isteyen bir işletme, kahvaltılık mısır gevreğine yönelik tüketici davranışlarını pazara girmeden incelemiş olsaydı, pazarın böyle bir kavrama hazır olmadığını ve kültürel birtakım unsurlar nedeniyle bunun belli bir olgunluk döneminin oluşup tüketim alışkanlıklarının bu tür bir ürüne cevap verebileceği ileri ki bir dönemde yatırımın daha verimli olacağı ortaya çıkardı.
Dış Ticaret Ajansı olarak sözünü ettiğimiz kültürel farklılıkların ne gibi ekonomik sonuçları doğuracağını mikro ölçekte siz değerli okuyuculara aktarmaya devam edeceğiz. Aynı zamanda konu ile alakalı olarak daha somut verilere ulaşmak ve ülkemizin bakış açısını değerlendirmek isterseniz belirtilen kaynaktan erişebilirsiniz. https://www.mahfiegilmez.com/2013/12/turkiyenin-dsticareti.html
Yaşananlar farklı kültürlerin birbirlerini tanımalarına vesile oldu. Tüketmek yaşamımızın bir parçası olmuşken farkların farkında olabilmek memnuniyet kalitesini yükseltti. Üretilen ürünü topluma zorla tükettirmeye çalışmak yerine, farkları kabul edip değişim yolunda ilerleyenler kazananlar oldu. Değişimler hep var oldu, olacakta. Bu noktada önemli olan ise değişimin ortaya çıkmasına neden olan bahsettiğim farklılıkları analiz etmek, “uluslararası ticaret neden var?” sorusunun cevabına ışık tutacaktır.