Gümrük Birliği
Gümrük Birliği, belirli ülkelerin anlaşmaya vararak birbirleri arasındaki dış ticaret işlemleri için gümrüklerde uygulamaları kaldırdıkları yapıdır. Bütünleşme olarak tarif edebileceğimiz gümrük birliği neticesinde dış ticaret işlemleri tarifelere ve yasal zorluklara maruz kalmayarak serbest ticaret yapmaktadırlar. Ortak dış ticaret politikasına karşı bazı dış ticaret işlemlerine kota gelebilmektedir.
Gümrük Birliği’nin Türkiye’ye Etkileri
Ülkemiz, 12 Eylül 1963 yılında başlayan Avrupa Birliği başvuruları ile ortak pazar kurmayı ve birliğe üye olmayı amaçlamıştır. Avrupa Birliği 22 yıllık bir süreç içerisinde Türkiye’den ithalatını yapacağı sanayi malları için gümrük vergilerini kaldırmıştır. Türkiye tarafında ise süreç 6 Mart 1995 tarihinde tamamlanmıştır. Bu olayların sonucunda Gümrük Birliği bütünleşmesi kurulmuştur.
Dış Ticaret Üzerindeki Etkiler
Ticaret oluşmasında ve mevcut ticari yapının farklı alanlara dağılması konusunda büyük miktarda fayda sağlamıştır. Bu durum ticaret yaratıcı etkisinin, ticareti saptırıcı etkisi karşısında fazla olduğunu söylemektir. Gümrük birliğine dahil olduğumuz günden beri iç piyasamızda bulunan ürünlerin Avrupa’nın farklı alanlarına satılması ve bu satışlardan elde ettiğimiz kazançlar sayesinde refahın yükseliyor olması olumlu bir etkidir.
Yüksek teknolojili üretimi, ülkemiz üzerinde üretmenin ve gereken bilgi birikiminin transfer edilmesindeki zorlukların aşılması birliğe üye olmadan önce oldukça zordu. Gümrük birliği üyeliği sonrası Türkiye kendi uzman olduğu tekstil gibi üretim alanlarında uzmanlaşmaya devam etti ve ortak pazar içerisinde bu üretim mallarını sundu. Yüksek teknolojili ürünlerin ithalatını ise ortak pazar içinde yer alan diğer ülkelerden daha düşük bedellerle alımını gerçekleştirdi. Olumlu gibi gözüken bu durum karşısında Türkiye, gümrük birliği öncesi üretimini sürdürdüğü bazı mallarda üretimini azalttı. Bunun sebebi uzmanlık sahibi ve görece daha ucuza üretimi gerçekleştirebilen ülkelerden ithalat yapmasıydı.
Gümrük Birliğine üye olduğumuz günden bu yana dış ticaret hadlerimiz üzerinde büyük değişimler olmuştur. Temel olarak dört farklı alanda değişikliklere etkili olmuştur.
- Verimlilik Artışı: Ülkemiz üzerinde uzmanlık olarak görülen bazı alanlarda maliyetler ve fiyat farklılıklarının değişmesine neden oldu. Daha düşük maliyete üretip daha yüksek bedeller ile satış yapabildik.
- Pazarlık Gücü: Ortak pazar dışında kalan ülkelerle olan bağımlılıklarımızın azalmasının bir sonucu olarak, ürettiğimiz mal veya hizmetlerin üzerinde pazarlık gücümüz yükseldi.
- Ekonomik Hacim: Gümrük Birliği’nin ortak pazar anlayışı dışındaki ekonomik çatı bütünlüğü olan Avrupa Birliği‘nin, küresel piyasaları etkileyebilme ve dış ticaret işlemlerinin yönünü değiştirebilme potansiyelinden dolayı ticaret hadleri değişebilmektedir. Gümrük Birliği, yarattığı ortak pazar anlayışı sayesinde ülkemiz dış ticaret hadlerinin değişmesinde kaynak olmuştur.
- İç Piyasanın Değişmesi: Dış ticareti besleyecek şekilde iç piyasadaki üretimin şekillenmesi, büyümeye hizmet edecek ürünlerin üretilmesi ve ortak pazar içerisinde satışının yapılması amaçları doğrultusunda birlik dışı ticaretlerin yönü iç piyasaya evrilecektir. Yani ortak pazar dışından alınan ürünlerin üretiminin iç piyasada kazanılan verimlilik sayesinde yapılması istenilecektir.
Gümrük Birliği’nin Dinamik Avantajları
Gümrük Birliği sayesinde yaşanan ekonomik yapıdan bağımsız değişimlerde mevcuttur. Gümrük Birliği’nin sağladığı dinamik etkiler, ortak pazar anlayışıyla meydana gelen ekonomik oluşuma bağlı değildir.
Sağladığı Avantajlar;
- Türkiye’nin pazar büyüklüğü artmıştır.
- Ölçek ekonomisi kapsamında üretimi gelişmiştir.
- Ülkemiz içerisindeki şirketler ölçek ekonomisinden faydalanmıştır.
- Ülkemiz altyapısı gelişmiş ve iyileştirilmiştir.
- Teknolojik yayılım ortak pazarın tamamında sağlanmıştır.
Peki Avrupa Birliği?
Ülkemiz, Gümrük Birliği ile Avrupa Birliği ortak pazarına gerçekleştirebildiği üretim düzeyinde dahil olmuştur. Avrupa Birliği üyesi ülkelerin şirketleri tarafından, ortak pazar içinde en çok faydayı kendileri için sağladıklarını hatırlatmak isteriz. Bu topraklarda yüksek teknolojili üretimleri ucuz ve kaliteli iş gücüyle gerçekleştirerek ihracat yapan yabancı şirketler sayıca oldukça fazladır. Kalite odaklı olan ucuz üretim gücü sayesinde Türkiye cazibe noktalarından biridir. Alman otomotiv markaları, beyaz eşya üreticileri vs.. gibi birçok şirket yatırımlarını ülkemize kaydırmalarının temel nedeni olarak bu görüş yer almaktadır.
Yüksek teknolojili üretimlerin ülkemiz üzerinde gerçekleşmesi elbette know-how’ın kazanılması açısından faydalıdır ama aynı teknolojiye sahip ürünlerin üretiminin ertelenmesinin zararını ilerleyen yıllarda görebiliriz. Şu anki dönem içerisinde, ülkemizin bazı üretim dallarında üretimi kısmaya (hatta kapatmaya) karar vermiş olması ve Avrupa Birliği’nce bu toprakların büyük bir pazar olarak görülüyor olmasına eleştiriler yapılmaktadır. Tüm bu eleştiriler bir yana Gümrük Birliği’nin Türkiye’ye sağladığı refah artışı gerçeği unutulmamalıdır.
Bugün 2023 vizyonuna uygun hareket edilmesi; Yerli ve Milli teknolojinin sağlanması amacıyla üretime odaklanılması halinde refaha kavuşabiliriz.